Şiir sevenler buraya!

fırtına

Yeşilin, maviyle karıştığı yerdenim.
Aktif Üye
Mesajlar
256
Çözümler
1
Puanları
350
Cihaz
Reno 2Z
Abdurrahim Karakoç-İncitme

Gölgesinde otur amma,
Yaprak senden incinmesin.
Temizlen de gir mezara,
Toprak senden incinmesin.

Yollar uzun, yollar ince,
Yol kısalır aşk gelince.
Yat kurban ol İsmail’ce,
Bıçak senden incinmesin.

Burdayım de ararlarsa,
Doğru söyle sorarlarsa.
Tabutuna sararlarsa,
Bayrak senden incinmesin.

İl göçsün göçtüğün vakit,
Yol yansın geçtiğin vakit.
Suyundan içtiğin vakit,
Kaynak senden incinmesin.

Toz konmasın sakın sana,
Hakkı geçer halkın sana.
Gücenmesin yakın sana,
Uzak senden incinmesin.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

ULDIN

KvL
Onursal Üye
Mesajlar
224
Puanları
2,850
Cihaz
Diğer
HÜLASA

Ben ölsem be anacığım
Nem var ki sana kalacak
Ceketimi kasap alacak,
Pardösömü bakkal
Borcuma mahsuben…
Ya aşklarım
Ya şiirlerim ne olacak
Ya sen ele güne karşı
Nasıl bakacaksın insan yüzüne
Hülasa anacığım
Ne ambarda darım
Ne evde karım var.
Çıplak doğurdun beni
Çıplak gideceğim

 

fırtına

Yeşilin, maviyle karıştığı yerdenim.
Aktif Üye
Mesajlar
256
Çözümler
1
Puanları
350
Cihaz
Reno 2Z
Nurullah Genç-Rüveyda

Fezayı bağlayarak yorgun kanatlarına
Bir güvercin uçurup kıtalar arasından
Çağırdın beni
Geçerek birer birer sürgün kanyonlarını
Derbeder koşup geldim ışıldayan tahtına
Yarım koyup bir bardak kurşun rengi çayımı
Yıkarak yalnızlığa kurduğum sarayımı
Yetim çığlıklarımı duyurmak üzre sana
Koşup geldim; iliştir beni memnu bahtına

Adını söylemek istemiyorum
Her hecesi amansız bir kor dudaklarımda
Her harfine yıllardır şimşeklerle yarıştım
Zindanlara karıştım, ölümlerle tanıştım
Adını söylemek istemiyorum
Rüveyda dediğim zaman
Anla ki, senin için yürüyor kelimeler
Çığlığımın atardamarlarından

Hangi yıldızdır bilmem, gözlerin
Kayar da üzerime Rüveyda
Önce tuhaf bir deprem yayılır bedenime
Sonra açılır önümde ıstırap vadileri
Silik renkleriyle adımlarıma
Çözülmeye yüz tutan bir mazi mühürlenir

Hayalin bittiği menfeze doğru
Alaca bir at koşar içimde
Zamansız, mekânsız nefese doğru

Uslanmaz bir yürek taşıdığıma dair
Yaygın bir kanaat dolaşır aynalarda
Oysa Rüveyda
Baştanbaşa ben
Kevser akan, gül kokan bir kalbin filiziyim

Kitaplara sürdüğüm kapkara lekelerden
Bir anlatsam nasıl utandığımı
Bir doğrulsam eğildiğim yerlerden
Ağarır tanyeri nilüferlerin
Alaca bir at koşar içimde
Ezer toynaklarıyla anılarımı

Sular köpürmemeliydi Rüveyda
Kırılmamalıydı ıslak dalları hasret servilerinin
Ben zehire alışkınım, şerbete değil
Rüyalar nefret eder avare duruşumdan
Kâbuslar çeker ancak derdimi yeryüzünde
Sen gün boyu simsiyah bir ufukla beraber
Ben her gece bir Mehdî türküsüyle çilekeş
Yargılamak için zeval kayıtlarını
İnkılap bekliyorum

Hangi umut çiçeğidir bilmem, ellerin,
Uzanır da gönlüme Rüveyda.
Derinden bir ok saplanır bağrıma,
Beynimi çağıran bir sese doğru.
Alaca bir at koşar içimde,
Zamansız, mekânsız nefese doğru.

Varlığın cinayettir memleketimde işlenen,
Akıtır kanını asil pehlivanların.
Yokluğun sükûnettir kuşatır evrenimi,
Varlığın ve yokluğun ölümüdür baharın.

Şimdi yıldızlardan bakamıyorsun,
Göklerinde bir Belkıs otururdu Rüveyda.
Binlerce gökkuşağı olurdu kirpiklerin,
Güneş bir anne gibi dururdu başucunda.
Artık dokunamıyor kâkülün bulutlara,
Karalara bürünmüş saçlarında dolunay.
Ben bu kadar zulme lâyık mıyım Rüveyda.

Hangi ressamı vurur bilmem, endamın,
Sarar da benliğimi.
Ben beni tanımam kaldırımlarda,
Kafesleri yutan kafese doğru.
Alaca bir at koşar içimde,
Zamansız, mekânsız nefese doğru.

Kırmızı bir kurdele bağlayarak alnına,
Duydun mu orkideye duâ eden birini.
Bu ısmarlama yüzler yok mu Rüveyda,
Bu yapmacık bebekler.
Gözyaşı akıtırken gülenler yok mu,
Beni kahrediyor geceler boyu.

Hangi çağın gelişidir bilmem, gülüşün,
Soluk bir dünyanın mezarlarına.
Gömerek gurbetimi,
Kapadı karanlığa Yesrib, kapılarını.
Meydan okuyuşun çağın ordularına,
Bilmem hangi mevsimin başlangıcıdır.
Doruklardan öte hevese doğru,
Alaca bir at koşar içimde.
Zamansız, mekânsız nefese doğru.

Yasını tutuyorum kararttığım düşlerin,
Yıpranmış divaneler gibiyim sokaklarda.
Amansız bir yalnızlık üfleyen pencereler,
Lif lif yoluyor kahır seyyahı bedenimi.
Önümde, haksızlığın hesaba çekildiği,
Siyahın simsiyahı tanımadığı mahşer.
Arkamda, kare kare ömrümü belirleyen,
Hatırladıkça yanıp tutuştuğum resimler.

Söyle, nasıl aşarım pişmanlık dağlarını,
Yeniden bir Nil olup taşar mıyım çöllere.
Kim giydirir başıma tacını nihayetin,
Kim takar bileğime hürriyet künyesini.
Karada balık gibi nasıl yaşarım, söyle.

Rüveyda, seziyorum; tahammülün kalmadı,
Ama dur, boşaltayım bütün çığlıklarımı.
Asırlardır köhne barınaklarda,
Küflenen, çürüyen çığlıklarımı.

At vuruldu; içim paramparça Rüveyda,
Gölgelerin ardına sakladım kusurumu.
Sen orda kayıtsızca gülümsüyor gibisin,
Ben burda damla damla eriyip akıyorum.
Yine de, bırakamam yerlere gururumu,
İstenmediğim yeri usulca terk ederim.
Hâtıra kalsın diye bırakır da ruhumu,

Mahzun bir derviş gibi boyun büker, giderim.
 

ULDIN

KvL
Onursal Üye
Mesajlar
224
Puanları
2,850
Cihaz
Diğer
Karac’oğlan

Pencereden bakan dilber
Güzelliğin bildirirsin
Ak göğsünde lale sünbül
Ağlayanı güldürürsün

Gerdan açık benlerin çok
Güzellikte menendin yok
Kaşların yay kirpiğin ok
Vurduğunu öldürürsün

Gül bülbülün sekiminden
Perçem zülüf takımından
Geçme mescit yakınından
Çok namazlar böldürürsün

Karac’oğlan bana yazık
Yari gördüm bağrı ezik
Bahçendeki güle yazık
Pek bekletme soldurursun

 

Patiayak

Forum Tutsağı
Aktif Üye
Mesajlar
450
Puanları
350
Cihaz
A5 2020
ACI

Makinelitüfeğin kırmızı tükrükleri
Her gün sonsuz ve mavi gökte ıslık çalarken;
Onlarla alay eden bir Kralın yanında
Kızıl, yeşil taburlar tutuşup yok olurken;

Ve korkunç bir çılgınlık şu yüzlerce insanı
Toz edip çevirirken bir alev yığınına
– Yaz ayların, otların, kıvancın ölü dolu
Sen ey insanları sağ esen yaratan Doğa!.. –

– Bir Tanrı var sunakların çiçekli örtüsüne,
Buhurdanlara, büyük altın kadehlere gülen;
Bir Tanrı var duaların beşiğinde uyuyan

Ve ancak karalar giymiş acılı anneler
Mendillerine bağlanmış gümüş liraları
Ona armağan ettikleri zaman uyanan!

Arthur Rimbaud
Çev.: Erdoğan Alkan
 

platenwas

Yeni Üye
Üye
Mesajlar
19
Puanları
0
Cihaz
A5 2020
Hasretinden prangalar eskittim

Seni, anlatabilmek seni.
İyi çocuklara, kahramanlara.
Seni anlatabilmek seni,
Namussuza, halden bilmeze,
Kahpe yalana.

Ard-arda kaç zemheri,
Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
Dışarda gürül-gürül akan bir dünya...
Bir ben uyumadım,
Kaç leylim bahar,
Hasretinden prangalar eskittim.
Saçlarına kan gülleri takayım,
Bir o yana
Bir bu yana...

Seni bağırabilsem seni,
Dipsiz kuyulara,
Akan yıldıza,
Bir kibrit çöpüne varana,
Okyanusun en ıssız dalgasına
Düşmüş bir kibrit çöpüne.

Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
Yitirmiş öpücükleri,
Payı yok, apansız inen akşamdan,
Bir kadeh, bir cigara, dalıp gidene,
Seni anlatabilsem seni...
Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır
Üşüyorum, kapama gözlerini...
 

ULDIN

KvL
Onursal Üye
Mesajlar
224
Puanları
2,850
Cihaz
Diğer
Yirmi Ciltlik Bir İntihar Notuna Ön Söz,
Amiri Baraka

Son zamanlarda, alışır oldum
Ne zaman köpeği gezdirmek için dışarı çıksam
Yeryüzünün yarılışına ve beni içine çekişine.
Yahut bir otobüsün arkasından ne zaman koşsam
Rüzgârın çıkardığı o keskin o aptal müziğe…

Tüm bu şeyler burama kadar geldi.

Ve şimdi, her gece yıldızları sayıyorum
Ve aynı sayıya ulaşıyorum her gece.
Ve sayılamayacak gibi olduklarında
Arkalarında bıraktıkları izleri sayıyorum.

Artık hiç kimse şarkı söylemiyor.

Derken dün gece, parmak uçlarımda
Kızımın odasına doğru yürüdüm ve onun
Biriyle konuştuğunu işittim, ve açtığımda
Kapıyı, kimse yoktu…
Yalnız kızım, diz çökmüş, bakıyordu

Sıkıca tuttuğu kendi ellerine.
 

Patiayak

Forum Tutsağı
Aktif Üye
Mesajlar
450
Puanları
350
Cihaz
A5 2020
SUSUZLUK GÜLDÜRÜSÜ

IV

GARİBİN DÜŞÜ


Sabretmeyi bilirim ben;
İçebileceğim, sessiz,
Ve öleceğim tasasız
Bir Akşam vardır bekleyen
Birinde eski kentlerin!

Direnmezse acılarım,
Bir gün altınım olursa,
Kuzeye giderim, ya da
Bağ Kentlerini boylarım?..
– Tatsız düşlerden usandım.

Bir şey var yitip kaybolan!
Dolaşıp da köşe bucak,
Döndüğümde açmayacak
Kapısını o yeşil han,
Güler yüzle hiçbir zaman.

Arthur Rimbaud
Çev.: Erdoğan Alkan
 

Patiayak

Forum Tutsağı
Aktif Üye
Mesajlar
450
Puanları
350
Cihaz
A5 2020
EY MEVSİMLER, ŞATOLAR (MUTLULUK)

Ey mevsimler, şatolar
Hatasız hangi ruh var?

Ey mevsimler, şatolar,

İnceledim uzun uzun
Büyüsünü mutluluğun.

Selam ona, sesi her an
Gelir Galya horozundan.

Arzudan, özlemden uzak
Ömrüm mutluluğa tutsak.

Bu büyü ruhu, bedeni
Aldı, güçsüz koydu beni.

Bitmeli mi sözüm artık?
Böyle istiyor mutluluk!

Ey mevsimler, şatolar!

Arthur Rimbaud
Çev.: Erdoğan Alkan
 

fırtına

Yeşilin, maviyle karıştığı yerdenim.
Aktif Üye
Mesajlar
256
Çözümler
1
Puanları
350
Cihaz
Reno 2Z
Bugün izlediğim "Kelebeğin Rüyası" adlı filmden yeni öğrendiğim şairden, bir şiirimiz var bugün.

Muzaffer Tayyip Uslu-Bilmediğini biliyorum

Diyecekler ki arkamdan,
Ben öldükten sonra,
O, yalnız şiir yazardı.
Ve yağmurlu gecelerde,
Elleri cebinde gezerdi.
Yazık diyecek,
Hatıra defterimi okuyan,
Ne talisiz adammış,
İmanı gevremiş parasızlıktan..

Bel ki diyorum kendi kendime,
Belki öldükten sonra,
Mümkündür yaşamak...
 
Üst